Doğu Karadeniz’in muhteşem güzelliği Çoruh’un gürül gürül akan sularının sesini Baksı Müzesi’nin eteklerinde oturmuş dinliyoruz. Haşin bir ses dağılıyor bozkıra. Bundan tam 12 yıl önce köyüne Baksı Müzesi’ni kuran sanatçı Hüsamettin Koçan müzenin kapısını sadece bölge halkına gezmesi için açmamış. Aynı zamanda bölgenin yetenekli gençleri ve çocuklarına da kol kanat germiş. Uluslararası ödülleri toplayan müzede yaklaşık 10 yıldır düzenlenen atölye çalışmalarının sonuncusu ise Nehri Sanatla Yıkamak adında bir sergiye dönüşmüş.
Son yıllarda suların ve doğanın hızla kirlenmesine karşı el ele veren kesimin önemli bir bölümünü çocuklar oluşturuyor. Geleceğin emanetçisi çocuklar bu defa da Çoruh nehrinin kıyısından hep birlikte önce çöpleri toplamış daha sonra ise bu çöplerle neler yapılır diye kafa yormuşlar. Bu emeğin sonucunda ortaya peygamber develeri, papağanlar, rüzgâr gülleri, ayılar gibi sayısız eser çıkmış. Eserlerin sahibi çocuklar Bayburt ve köylerinde yaşayan ilköğretim öğrencileri. Eğitmenlerle birlikte katıldıkları atölyelerde sanat ürünlerini ortaya koyan çocuklarla birlikte sergiyi gezdik. Sergi Ekim ayının sonuna kadar açık olacak.
PROJE FARKLI KENTLERE YAYILACAK
Serginin hikâyesi doğa ve çevre konusunda duyarlı bir nesil yetiştirmek düşüncesine uzanıyor. Tatlı su kaynaklarında insan eliyle yaratılan kirlilik konusuna dikkat çekmek ve çocuklarda çevre bilincini geliştirmek amacıyla hazırlanan “Nehri Sanatla Yıkamak” projesinin ilk adımında, Bayburt genelinde 10 ortaokuldan toplam 100 çocuk, Çoruh Nehri ve çevresindeki atıkları toplamış. Plastik şişeler, çöp poşetleri, karton parçaları derken nehir ve çevresinden çıkan çöpleri biriktirdikleri köşede bir dağ oluşmuş. Ama çocuklar morallerini bozmamış ve bu çöp yığınından üretecekleri sanat ürünleri için malzeme seçmeye başlamışlar. Çocuklara, Bayburtlu Kadınlar Derneği, İlim Yayma Cemiyeti, Kızılay Derneği, TEMA Vakfı ve Yeşilay Derneği gibi çeşitli STK’lardan gönüllüler de eşlik etmiş. Erzurum ve Artvin’den geçerek Gürcistan’dan Karadeniz’e dökülen Çoruh Nehri’nin kaynağı olan Bayburt’tan toplanan atıklar, Prof. Dr. Hüsamettin Koçan öncülüğünde, Baksı Müzesi ekiplerinin liderliğinde düzenlenen atölye çalışmalarıyla birer sanat ürününe dönüştürülmüş. Amaç çocuklarla birlikte çevre sorunlarına sanat aracılığıyla yaratıcı çözümler bulmak. Çocukları yaratıcılığa teşvik eden “Nehri Sanatla Yıkamak” projesi kapsamında, atık toplama çalışmalarına katılan öğrenciler arasından seçilen 20 çocuğun ürettiği 20 tasarım ürünü ise Bayburt’tan sonra İstanbul’da da sergilenecek. Proje, yıldan yıla Türkiye’nin diğer akarsularının geçtiği kentlerde çocukların katılımıyla sürecek.
Projeyi zafere dönüştürmek isteriz
Baksı Kültür Sanat Vakfı ve Baksı Müzesi Kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın sergiyle ilgili şu sözleri oldukça önemliydi: “Dünyamızdaki hızlı değişim yaşam, doğa, insan arasındaki ilişkiyi ciddi anlamda tehdit ediyor. İnsanların artık içinde yaşadıkları doğayla daha barışık bir hayat sürmesi gerekiyor. Aslında nehirler de pırıl pırıl çocuklar gibi hayata son derece saf ve ışıltılı doğuyorlar. Günümüzde hızlı dönüşüm, hızlı kentleşme, hesapsız kitapsız sanayileşme ve kişisel trafiğin yoğunlaşması bu ışıltıyı ve bu berraklığı yok ediyor. Bu ışıltı ve berraklıkla birlikte hayat da yok oluyor. Bizim için Nehri Sanatla Yıkamak bir umut projesidir. Çünkü, geleceğin umudu olan çocuklara teslim edilmiştir. Çünkü, hızla değişen dünyamızda, kirlenen doğanın ve giderek sığlaşan kültür hayatının dönüşümünü sağlamak ve daha yaşanabilir bir dünya yaratmak ideali ile yola çıkmıştır. Bu projeyi, geleceğe bırakacağımız zaferlerden birine dönüştürmek hepimizin ortak çabasıyla mümkün olacaktır.”
Tatlı suların yüzde 60’ı içmeye elverişli değil
Projenin fikir ortağı ve sponsoru olmaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Bocchi Genel Müdürü Serkan Ak ise, tasarım, renk ve inovasyonla özdeşleşen bir marka olarak üretim yolculuklarının toprak, su ve ateş ile başladığını söyleyerek, tüm üretim süreçlerinde doğaya saygılı, geri dönüştürülebilir, çevre dostu politikaları hayata geçirmek için çalıştıklarını ve bu alana önemli bir kaynak ayırdıklarını belirtti. Ak şu önemli hususun da altını çizdi: “Doğanın insan eliyle tahribatı son yıllarda büyük bir hız kazanırken, yaşamımızın her boyutunu kuşatan bir hal aldı. İklim değişikliği, buna bağlı olarak yaşanan göçler, betonlaşma, nesli tükenen canlılar, kirlenen ve yok olan doğal kaynaklar, sulak alanlar geleceğimizi tehdit eder hale geldi. Ülkemizde, tatlı su kaynaklarının yüzde 79’u kirlenmiş durumda. Bu tatlı su kaynaklarının yüzde 60’ı artık içme suyu olarak kullanıma elverişli değil. Dünya üzerindeki tüm canlılara hayat veren suyumuzu ve dolayısı ile geleceğimizi kurtarmak için her birimize çok büyük sorumluluklar düşüyor. Bizler, bir yandan küresel ısınma ve iklim değişikliğinin tetikleyicilerinden olan karbon salımının azaltılması için çaba gösterirken bir yandan da toplumun çevre duyarlılığını geliştirme göreviyle karşı karşıyayız. Bu projeyle önemli bir adım attığımıza inanıyoruz.”