Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın açıklamasında gündeme dair konuştu.
Birkaç gün önce ABD’nin Ortadoğu’ya nükleer silah taşıyabilen 2 bombardıman uçağı daha gönderdiğini açıklamasına dikkat çeken Karamollaoğlu şu ifadeleri kullandı:
* CENTCOM’dan yapılan açıklamada B-52H bombardıman uçaklarına İsrail’in eşlik ettiği de söylendi. Şimdi hepinize sormak istiyorum, ABD attığı bu adımlarla neyi amaçlıyor? Bu gelişmeler hiç de hayra alamet değildir. Nereyi bombalayacak bu uçaklar? Bu sorunun cevabını vermek ve o cevabı anlamak coğrafyamızda yaşanan olayların ne mahiyette seyrettiğini anlamak olacaktır. Çünkü bugün içinde bulunduğumuz problemlerin birçoğu bununla alakalıdır, bu durumun da temelinde Büyük Ortadoğu Projesi vardır. Büyük Ortadoğu Projesini anlamak pek çok şeyi de anlamak manasına gelmektedir.
* ABD’nin yeni başkanın atmış olduğu bu son adım da BOP’un tıkır tıkır işlediğinin bir başka somut örneğidir. Bu konuda en uyanık olması gereken ülke Türkiye olmalıdır. 50 yıldır bu konuyu dile getiren Milli Görüş Hareketi’dir, Erbakan Hocamız yıllarca bunu dile getirdi. Ama bugün ne yazık ki İslam Birliği’nin adı var ama başka bir şeyi yok! D-8, maalesef kurulduğuyla kaldı, bugün varlığıyla yokluğu arasında bir fark yok! ABD ile İsrail’i ‘stratejik müttefik olarak’ görürseniz; bu meseleleri çözemezsiniz, ülkeyi de bölgeyi de felakete sürüklersiniz.
“SON 2 YILDA 51 GAZETECİ SALDIRIYA UĞRADI”
Son günlerde yaşanan gazeteci saldırılarına ilişkin “Gazetecilere ve düşünürlere karşı peş peşe saldırılar oluyor. 2019’da 34 gazeteciye, 2020 yılında da 17 gazeteci saldırıya uğramış” diyen Karamollaoğlu, son olarak Halk TV yorumcusu Levent Gültekin’in uğradığı saldırıya değindi. Karamollaoğlu, bu konuda şunları söyledi:
* Birkaç gün evvel de Levent Gültekin’e bir saldırı oldu. Hemen şuna ifade edeyim, Levent Gültekin’in son zamanlardaki değerlendirmelerinin hiçbirisine katılmıyorum. Ama fikrini dile getirdi diye bir saldırı yapılıyorsa; o saldırının da karşısında olduğumu herkesin bilmesini isterim. Fikir ve düşünce hürriyetini tahakküm altına almaktan büyük kötülük olmaz! Herkes fikrini söylemekte serbest olmalıdır.
* Fikre karşı sopayla, saldırıyla, korkutarak verilmemelidir. Düşünemeyenler, düşünme yetisi olmayanlar ancak şiddetle karşılık verirler! Bu saldırıyı kınıyorum, ümit ediyorum ki bir an evvel bu şiddet ortamı son bulur. Voltaire’in bir sözü var; “düşüncelerine katılmıyorum ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar savunurum.” Bizim anlayışımızda da bu vardır; inancımızda zorlamanın yeri yoktur.
“KADINA ŞİDDET TÜRKİYE’NİN KANAYAN YARASIDIR”
Kadın şiddeti konusuna da değinen Karamollaoğlu, şöyle devam etti:
* İkincisi ise; bugün Türkiye’de üzülerek ifade etmek istiyorum ki, kadına şiddet gün geçtikçe artmaktadır. Kadınlar sokak ortasında şiddete maruz kalmaktadır, bu konuda ortaya çıkan tablo iç karartıcı. Bakınız sadece 2020 yılında 300 kadın katledildi, 171 kadının ölümü kayıtlara şüpheli olarak geçti. Geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre kadınların yüzde 68’i en büyük problemlerinin şiddet olduğunu belirtti.
* Kadın cinayetleri ve kadına şiddet bugün ülkemizin kanayan yarasıdır. Bu kanayan yarayı durdurmak için bizler elimizden geleni yapmaya hazırız. Biz bu ülkede artık kadına şiddet, taciz ve kadın cinayetleri haberlerini duymak istemiyoruz. Annelerimizin, eşlerimizin, kızlarımızın güvende ve geleceğinden emin bir şekilde yaşaması için, çalışma ve eğitim hayatı başta olmak üzere diğer tüm alanlarda gerekli düzenlemeleri yapmak mecburiyetindeyiz.
“SADECE KANUNLARLA DÜZELMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
Sadece kanun yaparak, hukuki düzenlemelerle bu konuların düzelmesi mümkün değildir; toplum hayatımızda, eğitimimizde, TV programlarında gerekli adımlar atılmalıdır. Tedbirler alınırken, yanlış yollara da girilmemelidir. Bu mücadeleyi verirken de; aile mefhumu korunmalı, kadına şiddete karşı alınacak önlemler kendi kadim değerlerimize dayalı, önce ahlak ve maneviyat temelli olmalıdır. Bugün kadına şiddet konusunda yaşanan şiddetin temelinde ortaya konan yanlış teşhislerin de payı olduğu unutulmamalıdır. İnancı, önemsememiz gerekiyor.
Yazarların, düşünürlerin, sosyologların, psikologların, sosyopsikologların bir araya gelerek çözümler üretmesi gerektiğini düşünüyorum. Akl-ı selimle yaklaşmamız gerekiyor bu konuya. Aile mefhumu, annelik-eşlik kavramı göz ardı edilmemelidir. Ekonomik sıkıntıların da bu konularda tetikleyici olduğu unutulmamalıdır.
“TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMİN HAKKI FAİZ LOBİLERİNE AKTARILIYOR”
“Rakamlarla oynayarak, kurumların başındakileri sık sık değiştirerek ekonomi düzelmez!” diyerek ekonomiye yönelik eleştirilerini sıralayan Karamollaoğlu şöyle konuştu:
* Üretime ve istihdama odaklanmazsanız, bu ülkenin sorunlarını çözemezsiniz. İşsizlik rakamları ile oynayarak ekonomi iyi havası oluşturamazsınız…Ne yazık ki yine can yakıcı bir tablo ile karşı karşıyayız. Tüm dünyada faizler sıfıra inmiş ama bizde faiz oranları ve giderleri sürekli artıyor. Bakınız; Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021 yılının Ocak ve Şubat aylarında 32.5 milyar lira faiz ödemesi yaptı.
* 2020 yılının ilk iki ayı sonunda 20.4 milyar lira, 2019 yılının aynı döneminde ise toplam 21.3 milyar lira faiz ödemesi yapılmıştı. İki ayda ödenen faiz %50’den fazla artmış! Böyle gittiği takdirde Türkiye borca esir olur. Adeta bu ülkenin kaynakları, tüyü bitmemiş yetimin hakkı faiz lobilerine aktarılıyor. Faiz belasından kurtulmamız ve finans kuruluşlarımızın yatırımlara faizsiz kredi verebilecek konuma getirmek için yapısal olarak dönüştürmemiz gerekir” şeklinde konuştu.
“İKTİDAR ÜLKENİN PROBLEMLERİNİ ÇÖZMÜYOR, SADECE GÖZ BOYUYOR”
Geçtiğimiz haftalarda OSTİM’e gerçekleştirdiği ziyaretten izlenimlerini aktaran Karamollaoğlu, “Çok övmek istemiyorum, başlarına bir şey gelmesin diye; ama gördüğüm manzara beni çok memnun etti. Üniversite-sanayi iş birliğini çok güzel tesis etmişler. Metrobüs üretmişler, %100 yerli, mükemmel bir araç. Yurt dışında bazı belediyelere de vermişler ama ne hikmetse iktidardan bir kere bunlara teşekkür duydunuz mu? Bugün ki iktidar, ülkenin problemlerini çözmüyor; sadece göz boyuyor. İnsanın konuştuğu lafa bakılmamalı, ürettiği esere bakılmalıdır” dedi.