Damar sertliğinin çocukluk yıllarında başladığını anlatan Balcı, “Çocukluktaki beslenme tarzı, hareketsiz yaşam, damar duvarında başlayan yağ, depo molekülleri, vücuda sindirim ya da hava yolu ile alınan atıkların birikimi ve ilerlemesi bu rahatsızlığı oluşturuyor. Yani bu yağ çizgilenmeleri, zamanla yağ ve atık maddeler, ağır metallerin içi dolu plaklara dönüşerek damar sertliğine yol açtığı bilinen bir gerçek” diye konuştu.
Aterom plakların birçok sebebe bağlı olarak patlaması ve damarı daraltarak tıkanmaya yol açtığını anlatan Balcı, “Bunun sonucu olarak kalp krizi, inme oluşuyor. Damar sertliği uzun süreç gerektiren bir durum. Erken dönemde tespit edilen aterom plakları hayat ve beslenme tarzı değişirse, bazı ilaçlar kullanarak geriletiliyor, hatta durdurulabiliyor” şeklinde konuştu.
Sigara, hava kirliliği, stres, hareketsiz yaşam, yüksek tansiyon ve diyabet hastalığı gibi etkenlerin damar sertliğine yol açtığını dile getiren Balcı, “Damar sağlığını korumanın temel yolu beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, fabrikasyon ürünler ve ömrü koruyucu ile uzatılmış besinlerden, sigara, alkol gibi ürünleri kullanmayarak, hava kirliliği ve stresten uzak kalmakla mümkün” ifadelerini kullandı.
Kovid-19 aşılarının damar sertliğine yol açtığı yönündeki algıya dikkat çeken Balcı, “Bu yanlış bilgi sosyal bir vakia olarak duruyor. Kalp krizi vakalarının genç yaşa doğru artışlarını yıllardır takip ediyoruz. Burada aşıların bir komplikasyonu varmış gibi lanse ediliyor. Ancak Kovid-19 virüsünün kendisinin endotel harabiyeti yaparak kalp krizlerine, damar tıkanıklıklarına sebep olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Sözkonusu planlar 3-5 aylık süreçte oluşamaz, yıllarca süren bir oluşum sözkonusu. Dolayısıyla aşıların bunu yapma kabiliyeti yok” diye konuştu.